9 Kasım 2011 Çarşamba

Çek Cumhuriyeti'nde Karşılaştığım Ünlüler

Karlovy Vary - Atatürk
Prag'a, şehirlerarası otobüsle yaklaşık 2saat uzaklıktaki bir başka Çek kenti Karlovy Vary'de Mustafa Kemal Atatürk'ün izini sürdük. Karlovy Vary, Çek Cumhuriyeti'nin kaplıcalarla ünlü şehri. Atatürk, 1.Dünya Savaşı sırasında geçirdiği böbrek rahatsızlığının tedavisi amacıyla  1918 yılında Karlovy Vary'ye gelmiş. Kaldığı Carlsbad Plaza binası girişinde, kaldığını gösteren bir mermer plaka yer alıyor. Karlovy Vary'de bugün binlerce Türk turist görebilirsiniz, büyük çoğunluğu Atatürk'ün geldiğini duyup bu otele de bakıyormuş. Yakın yıllarda, bu ilgiyi gören otel, söylenen o ki, herhangi bir odayı "Burada Atatürk kaldı" diye kapıya gelen misafirlere göstermeye başlamış, biz sorduk bunun için kişi başı 10 euro istediler. Benim dikkatimi çeken bir nokta da, Atatürk'ü otelin girişinde duyurup reklam yapan otel nedense koyduğu bayraklar arasına Türk bayrağı ekleyememiş. Otelde ayrıca Freud da kalmış, aşağıda fotoğrafları görebilirsiniz...

Karlovy Vary - Freud
Carlsbad Plaza - Karlovy Vary 

Karlovy Vary dönüşü Prag'da Kavarna Slavia Cafe'ye oturduk. Slavia, şehrin mükemmel noktalarından birinde. İçeride son derece şık insanlar görebilirsiniz. Şapkalı, tuvaletli bayanlar ve papyonlu erkekler içkilerini yudumluyordu.  Legii Köprüsünün tam önündeki cafe, hala nostaljik havasını koruyor. Charles köprüsü, Vltava nehri, tam köşede yer alan cafe'nin tüm kenarlarından geçen eski tramvaylar, tarihi binalar ve siz tüm bunların tam arasındasınız... İşte bu cafe'de, özlem dolu şiirlerini yazan Nazım Hikmet'i andık, bir armangac ısmarladık. Armagnac demek, yirmi damla gözyaşı demekmiş...

Armagnac: 20 damla gözyaşı

Slavia - Nazım Hikmet

Pırağ'da bir yandan ağarıyor ortalık

Bir yandan da kar yağıyor

Sulusepken 

Kurşuni

Pırağ'da ağır ağır aydınlanıyor barok;

Huzursuz, uzak

Ve yaldızlarında kararmış keder.

Ölen bir yıldızdan uçup gelen kuşlara benziyor.

Dördüncü Şarl Köprüsünde heykeller.





Şair memleketten uzak,

hasretten delik deşik

Eski Kent'te duruyordu.

Meydanlıkta yapayalnız

Gotik duvar üstünde

Hanuş ustanın saati 

On ikiyi vuruyordu. 

Ve çanları çalan ölüm

Ve yukarda öttü horoz

Şair memleketten uzak,

Hasretten delik deşik

Etrafına dalgın baktı


---


Pırağ'da bir araba geçiyor

Tek atlı bir yük arabası

Yahudi mezarlığının önünden.

Bir başka şehrin hasretiyle yüklü araba,

Arabacı ben. 

Pırağ'da Yahudi mezarlığında sessiz soluksuz ölüm.

Ah gülüm, ah gülüm,

Muhacirlik ölümden beter..


----


Ayaz, güneşli, yalansız,

Ayaz toz pembe ,

Havayi mavi ayaz.

Nerdeyse donacak kırmızı bıyıklarım.

Saat elifi elifine dokuz.

Bu dakka bu saniye

Hiç kimse bana düşman değil

Ve hiç kimse geçmiyor aklımdan 

Geçilmiş kıyılar geri gelebilir diye

Bu dakka bu saniye

Sen beni seviyordun canım

Hiç kimseyi hiçbir zaman sevmediğin gibi

Hiç yorum yok: