11 Ekim 2012 Perşembe

Paris'te Sadece 1 Gün...

Yağmurlu, puslu ama canlı ve ferah bir hava var Ankara'da. Sanki Paris'in bulutları gelmiş üstümüze; ama maalesef sokakları ve yaşam tarzı değil...

Ben de kendimi Paris'e ışınlıyorum ve bugün Paris'te olsam, nasıl geçerdi günüm yazıyorum :)

Önce şarkımı açıyorum...

1. Saint Germain ve Saint Michel'den şaşmam. Rotam kesinlikle burdan başlar, benim için Paris'in lezzeti bu semtlerde...



2. Gelelim en "cool" merkezlerden birine. Saint Germain des Pres'ye. Les Deux Magots veya Cafe de Flore'a gidilmemiş bir Paris, Paris midir? Tabii ki hayır... Gidilir, kahvenin hası içilir, yanınızda 'hayatına Paris damga vurmuş' bir yazar varsa, güzel bi yad edilir...




3. Marketten bi şişe şarap iki de plastik kadeh alınır. Tereyağında kavrulmuş midyeyi, meşhur Leon de Bruxelles'den değil, şansımıza 8-9-10 Nisan'da Saint Michel'de açık olan Güney Fransa pazarından almıştık. Seine nehri kıyısında müthiş saatler böyle aylak aylak dinlenerek geçirilir...


4. Saint Michel'e gidip, Attila İlhan'ın şiirlerinde dahi geçen L'ecluse atlanır mı? Tartare yemeden, fois gras yemeden dönülür mü? Ben hayatta dönmem... Yanına da iyisinden bir Pomerol...

şimdi bir nefeste cafe de l'ecluse'ü hatırladım
seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini
kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor
seine gemicileri, her akşam burada toplanırlar
onlar için birtakım maceralar düşünürüm (Attila ilhan)



 5. Champs Elysees'ye gidip pasajlarda biraz modayı koklarım. Caddenin şıklığını gözlemek için, tabii ki Laduree'den siyah makaron alır, cam kenarına kurulurum...


 6. Biraz Champs Elysees turu yetmese bile, metroya atlar "Bir Hakeim" durağına giderim. Eiffel'e yürürüm, karşısındaki parkta tekrar dinlenir ve yapımında emeği geçen 72 kişinin (mühendisler ve bilim adamları) isimlerini okurum. Yıllarca kahrını çektiğim Fizikçilerdir bazıları, tanırım onları zaten...




 Ve işte şu görünen Eiffel manzaralı evlerde yaşamayı hayal ederim...
Hatta bu bayan gibi, Paris'te yaşayıp günlük yürüyüşümü Eiffel manzarasına karşı yapmayı da hayal ederim...
7. Akşam yemeği Saint Germain'de yine!
Akşam elbette Saint Germain'e geri dönerim. Yazımın başında dinlediğiniz müzik gibileri orada bekler çünkü akşam beni. Ayrıca ara sokaklarda keşfedilmeyi bekleyen süper restoranlar... (Bu arada bu fotoğraf akşam 21:00 gibi çekilmiş olmalı. Çünkü Paris'in tadına doyum olsun diye hava hep geç kararır, günler upuzuuundur.)



8. Hava karardı mı, doğru konservatuar öğrencilerinin çevresinde müzik yaptığı, karanlığın pek yakıştığı Louvre'a...  Binaların camlarından görünen müthiş heykelleri görmeye çalışmaya, merdivenlerde oturup sohbet etmeye...


Pufff!
Ankara'ya geri ışınlanıyorum... :)

4 yorum:

Murat dedi ki...

Tartare! Aciktim galiba ben :)

Adsız dedi ki...

Gözlerimi kapattım müzikle bende hayallere daldım...... Teşekkür eoerim.......

havziş dedi ki...

Seine kenarında pitnik.. tam da güneşin batmaya, şehirin ışıldamaya başladığı saatler olsun mümkünse. Şarap, çeşit çeşit peynirler ve yine çeşit çeşit ekmekler.. Çok özledimmmm!! Parisseverler için harika bir post olmuş bu :))

kisakahvemolas dedi ki...

Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim... Havziş, bloguma hoşgeldin :)