11 Ağustos 2011 Perşembe

Ankara'da Ne Yesek?

Elbette ilk sıralarda Trilye...
Biraz pahallı olduğunu en başta söylemeliyim. Hatta belki Ankara'da yiyebileceğiniz en pahallı yemek olabilir, emin değilim. Üstelik porsiyonlar da azar azar. Öyleki dondurma kaşığıyla patlıcan salatası koyuyorlar.
Amaaaa... Emin olun o patlıcan salatasını yediğinizde tüm hücrelerinizde hissedeceksiniz o lezzeti. İnanılmaz etkileneceksiniz lezzetten. İşe verilen kıymeti göreceksiniz tüm restoranda. Verdiğiniz paraya sonuna kadar değecek.

Trilye, Ankara'nın en meşhur balık lokantalarından biri. İstanbul'da veya deniz kıyısındaki diğer şehirlerde böyle bir lezzeti bulamayacağınız söylenir. Trilye'nin sahibi Süreyya Bey hala her şeyle heyecanla ve tek tek ilgilenen biri. Onun bu titizliği hemen her yere yansıyor. Her tabak özenle hazırlanıyor, sanki koca restoranda o yemek bir tek size yapılmış gibi. Balık sevmiyorsanız burada seveceksiniz, deneyin filan da demeyeceğim, emin olun seveceksiniz, yok yok balık en sevdiğiniz yemek olacak bundan sonra... Kömür ateşinde pişmiş pamuk gibi ve de bembeyaz balık etini gördüğünüzde bozmaya bile kıyamayacaksınız.
Üstelik bütün gece bir sürü süpriz yaşayacaksınız. Masanıza oksijenle taze limon kokuları mı sıkılmayacak, -196 derecede dondurulmuş çilekler mi sunulmayacak, neler neler... Özel günlerinizde başka süprizler de oluyormuş. Arayın konuşun isterseniz.
Leblebi tatlısı gibi direk labaratuar mutfaklarından çıkmış Trilye'ye özgü lezzetlerle de karşılaşacaksınız. Ama burda yemek seçiminde yanlış yapmanıza olanak verilmiyor. Ne seçerseniz emin olun güzel gelecektir. Örneğin ben artık güzel pişmeyen, direk bir karbonat tadı hissettiğim kalamardan soğumuştum, üstelik çok da severdim. Artık bunu yalnız Trilye'de yiyebiliyorum. Süreyya Bey kalamarı özel olarak bir yerden getirttiğini ve mürekkebinden ayırmadığını söyledi. Karides güveç tereyağında yapılıyor ve gayet başarılı. Burada Nirvana Karides diye özel bir çeşidi daha tadabilirsiniz ki, çoğu restoranda olduğunu düşünmüyorum. Balık boyunda kocaman bir karides yiyeceksiniz, adının başına Nirvana koyulmasının nedeni de sizi Nirvana'ya ulaştırmayı hedeflemesiymiş.

Ankara'da yaşıyorsanız buraya gitmemek büyük kayıp. Ankara'ya uğradıysanız da sakın atlayıp da geçmeyin diyorum...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Kasım ayında mutlaka lüfer yemeli..İnanılmaz!!

Vedat Milör'ün Ankara'da 5 yıldız verdiği tek restoran..