6 Aralık 2011 Salı

Kasım da Bitti, İlk Aralık Yazısı...

Bu yazı blogun bugüne kadarki gelişimini değerlendirme yazısıdır :) Blogum için hep fikirlerim var, her an kafamda bir yazının cümleleri dolanıyor. Maalesef zaman konusunda kendimi hala bir disipline sokamadım. Bazı teknik sorunlarım da devam ediyor, bunun size yansıyan en büyük örneği yayından hala kaldırmadığım anket. Umarım yakın zamanda bunları çözebilirim.

Bugüne kadar, açık ara en çok okunan yazım Emine Uşaklıgil ile ilgili olandı, okumak için: http://kisakahvemolasi.blogspot.com/2011/10/emine-usaklgil-cumhuriyet-gazetesi-ve.html
Benim gündemimde de bu konu kapanmadı. Hala Emine Uşaklıgil'in "Benim Cumhuriyetim" adlı kitabını okuyorum. Kitap sürükleyici ve çok açık bir dille yazılmasına karşın, bugüne kadar hiç bilmediğim tarihi notlar beni uzun süre aynı noktada duraklatıyor. Bazen on satır okuyup düşüncelere dalmama veya araştırma yapmama vesile oluyor. Atatürk'ten son dönem padişahlarına, Türkiye'de basın hareketlerinin nasıl başladığından ve siyasilerle basın arasındaki ilişkilerin nasıl gittiğine kadar inanılmaz ayrıntılar var. Bir kaçını burada sizlerle paylaşmayı istiyorum ama bu kez kitabın bitmesini bekleyebilirim. Bu şimdiden, çok vakit alacak gibi görünse de, Emine Uşaklıgil hakkındaki görüşlerim de en azından daha belirgin bir hal alacaktır. Bir de, bu yazı sayesinde, google'da ne kadar çok Hanzade Sultan araması yapılıyor, onu farkettim.

Çok az yazabildiğim "Ankara'da Ne Yesek?" başlıklı tüm yazılar, her hafta mutlaka en çok okunan yazılarım arasına girmiş. Aslında vakit bulabilsem, bu başlık üzerine daha fazla yazı koyabileceğim. Daha fazla fotoğraflı daha fazla yemek yazısı blogumda mutlaka olacak.

Röportajlar; en çok okunan üçüncü başlık. Bu başlık beni öyle heyecanlandırıyor ki anlatamam. Çok çalışma gerektiren bir kaç röportajla karşı karşıya olduğum için "Yakında" tanıtımları atamıyorum. Ama içimden, kendi kendime ne tanıtım cümleleri geçiriyorum bir bilseniz :) Neyse, bu konuda çalışmalar devam etmektedir yani, hem de sıkı, bilesiniz :) Sürpriz ama.

Prag'dan canlı yayın yazdıklarım, özellikle aynı dönemde oldukça ilgi çekti. Uzun süre tatil yok, dolayısıyla uzun süre canlı canlı şehir yazıları da yok :) Ama vakit buldukça, eski gezilerden bol fotoğraflı yazılar hazırlamayı istiyorum. 

Blogum Türkiye'den sonra, sırasıyla en çok şu ülkelerde takip ediliyor: Almanya, Rusya, Çek Cumhuriyeti (bu canlı Prag yazılarından dolayı biraz da), ve ABD. Burada, çalışma masamda yazdığım kısacık yazılarla başka ülkelere ulaşabilmek harika bir duygu...

Çok uzun süre ara verdiğimi söyleyen herkese, blogumu takip ettikleri için teşekkür ederim... Bu yılın son ayında, ilginizi çekmesini umduğum konularla, yine burada buluşalım...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazilariniz o kadar guzel ki bircok ozensizce yazilmis blogun arasinda cok farkli bir yer sahibinisiz, 2012'de de yazilarinizi merakla bekliyoruz..

Murat dedi ki...

Ankara'da ne yemeli bolumunu severek okuyorum ben de :) daha cok yazi beklerim :) sonra roportajlar da cook farkli.. ama istek roportaj almiyorsunuz o kotu :) bi de son olarak yurt disi gezilerinizi christmas ile taclandirmayi dusunuyor musunuz?

Adsız dedi ki...

Yazılarınıza ara verip hahve molalarımızı boş geçirtmeyin.......

kisakahvemolas dedi ki...

Muratcım christmas programı yok maalesef :) Röportajda süprizlerle gelicem ama, bekle:))

Deniz dedi ki...

Emine Uşaklıgil yazısı hakkaten bir başkaydı..Bu yazı benim Osmanlı'nın son yıllarıyla ilgili merakımı arttırdı. Gezi yazıları ve nerede ne yenir yazılarının da devamını bekliyoruz..Önceki gezilerden paylaşacak çok şey olabilir..

Memur şehri olmasına rağmen restaurant konusunda başarılı mekanlara sahip Ankara'da yeni öneriler sunulabilir..Kalbur mesela!