25 Ağustos 2011 Perşembe

Bomboş anılar, Milyonlarca fotoğraflar...

Siyah-beyaz fotoğrafların eski, düzeyli pozlar vermiş insanlarını sevdiğim kadar, 1970'li yıllarda yeni yeni renklenmeye başlamış fotoğraflardaki samimi pozları da çok seviyorum. Ne zamanki fotoğraflar baskı olmaktan çıktı ve her ama her anın fotoğrafı çekilmeye başlandı, o zamandan beri bir fotoğrafa uzun uzun baktığımı hatırlamıyorum. Oysa öyle olurdu, elime bir fotoğrafı alıp insanların ifadelerine, giyimlerine, tiplerine bakıp onların karakterlerini, o anki düşüncelerini veya o anın hissiyatını çözmeye çalışmayı severdim. Eskiden doğduğumuz güne ait 2-3 fotoğraf varsa eğer, bunlar gerçekten kıymetliydi. Şimdi her çocuğun doğum hikayesi yapılıyor, doğuma fotoğrafçı bile giriyor ama bakalım yeni nesile bunca fotoğraf ne ifade edecek? İleride "Annem bana 8aylık hamileyken, babam karnına başını dayamış halde fotoğrafım var" diyen bir çocuğa, zannederim diğer 10000 çocuk "Benim de! Benim de!" diye bağıracak...
Siyah-Beyaz fotoğrafların çekildiği dönemde, insanların en şık kıyafetiyle fotoğraf stüdyolarına gittikleri o dönemleri yaşamak isterdim. Bir fotoğraf çektirmek için bile özen gösteren insanların hayatları eminim şimdi insanların kendilerine bile değer vermeyi bilmediği bugünlerden çok daha güzeldi, hissiyatlar çok daha sağlamdı, insanlar çok daha insancıldı, doğaldı...

Yukarıdaki eski fotoda: Nazım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüboğlu Paris'te..

2 yorum:

Ayşegül ERSİN dedi ki...

Bu yazıyı yazmakla işin zorlaştı canım, 10000 çocuğun benim dee demeyeceği tarzda fotolarımız çekmeni bekliyoruz ozaman :)) Ama dediklerinde çok haklısın, artık belli şeyler özel bi anı olmaktan ziyade kendini tekrarlayan toplumsal alışkanlıklara herkesin ayak uydurmaya çalışmasına dönüşüyor.

kisakahvemolas dedi ki...

Murathan & Ayşegül Hamilelik Fotoları by Miray yakında bu blogda diyebilir miyiz o zaman? :))